Öpücük Hastalığı nedir?
Epstein-Barr Virüsünün (EBV) etken olduğu, en fazla çocuklarda ve genç erişkinlerde görülen; ateş, lenf bezi büyümesi, boğaz ağrısı veya anjin ile seyreden bir hastalıktır. Monositer Anjin, Glandüler Ateş gibi isimleri de vardır.
EBV ile oluşan bu tür hastalıklar tüm dünyada yaygın olarak görülmektedir. Küçük yaşlarda genellikle daha hafif seyreder, yaş ilerledikçe özellikle 15-25 yaş grubunda belirtiler daha belirgindir.
Öpücük Hastalığı nasıl Bulaşır
İnfeksiyöz mononükleoz insandan insana tükürük salgısıyla, en çok öpüşme gibi yakın temasla bulaşır. Hastalığın aktif döneminde bulaştırma olasılığı yüksektir. Ayrıca kan ve kan ürünlerinin verilmesi ile de başkalarına bulaşabilir.
Öpücük Hastalığında Belirtiler ve Bulgular
Virüsün vücuda girmesinden sonra çocuklarda 10-14 gün, erişkinlerde 30-50 gün içinde hastalık oluşmaktadır. Genellikle başlangıçta 3-5 gün süren hafif baş ağrısı, halsizlik, üşüme, titreme, terleme, ateş basması, bulantı gibi yakınmalar vardır. Sonrasında şiddetli boğaz ağrısı, düşmeyen ateş ve lenf bezi büyüklüğü, ayrıca kas ağrısı, göz arkasında ağrı, öksürük, karında rahatsızlık hissi oluşur. Hastalarda daha çok öğleden sonra ve akşam yükselen 38-39 °C’ye hatta bazen 40 °C’ye çıkan ateş vardır. 10 gün kadar devam edebilir.
Hastalık geçirilince bağışıklık oluşur. Erişkin yaş gurubunda bağışıklık birçok ülkede %90-95’dir.
Genel olarak toplumda görülme sıklığı mevsimlere göre fazla değişiklik göstermez. Ancak öğrenciler arasında yapılan çalışmalarda ilkbahar ve sonbaharda daha fazla görüldüğü saptanmıştır.
Yutakta kızarıklık ve şişlik yanında, boğazda bademciklerde gri-beyaz tabakalı iltihap, hastaların hemen hemen yarısında görülür. Ateş, boğaz ağrısı ve anjin 7-10 gün kadar sürer. Hastaların bir kısmında yumuşak ve sert damak birleşim yerinde 1-2 mm çapında sayıları 5-20 arasında değişen kızarıklıklar vardır.
Öpücük hastalığında en önemli bulgu boyunda iki tarafta lenf bezlerindeki aşırı büyümedir. En fazla boyunda görülmekle birlikte çene altında, koltuk altı, kasık, göğüs ve karın içinde de lenf bezleri büyüyebilir. Tek veya birden fazla, sert, dokunmakla ağrılı, birbirine yapışık olmayan 2-3 cm. boyutunda lenf bezi büyüklükleri şeklindedir. Lenf bezlerinin küçülerek kaybolmaları birkaç hafta sürebilir.
Hastaların akciğer ve kalp muayene bulguları normaldir; yarısında dalakta, on kişiden birinde karaciğerde büyüme bulunur. Daha az olasılıkla sarılık da olabilir. Sarılık veya karaciğer büyüklüğü olsun ya da olmasın, hemen hemen tüm hastalarda karaciğer testleri birkaç hafta süreyle yükselmiş olarak bulunur.
Hastaların bir kısmında gövdede kol ve bacaklarda kırmızı döküntüler olabilir. Ampisilin içeren antibiyotik verilirse, yaygın cilt döküntüsü olmakta ve ilacı kesince geçmektedir.
Öpücük Hastalığında Laboratuvar Tetkikleri
Akyuvarların sayısı ve tiplerinin belirlenmesi
İnfeksiyöz mononükleoz düşünülen bir hastada ilk yapılması gereken laboratuvar incelemeleri kanda akyuvarların sayısı ve tiplerinin belirlenmesidir. Hastalığın erken döneminde akyuvarlar normal olabilirken, ikinci-üçüncü haftalarda artmaktadır.
Akyuvarların bir kısmı atipik lenfosit denen hücrelere dönüşür. Bunlar daha büyük, çekirdekleri parçalı veya çentikli hücrelerdir. Atipik lenfositler infeksiyöz mononükleoz yanında, kızamıkçık, kabakulak, gibi diğer diğer bazı virüs hastalıklarında da görülebilir, ancak bu hastalıklarda ancak sayıları çok daha azdır.
İnfeksiyöz mononükleoz tanısında gereken hastalarda Paul- Bunnel testi, Monotest, antikorların tespiti ve karaciğer fonksiyon testleri yapılabilir.
Ayırıcı Tanı
İnfeksiyöz mononükleozlu hastaların çoğunda muayene bulguları yanında, atipik lenfositler, Paul- Bunnel testi ve monotest pozitifliği tanıyı koydurur. Adenovirüsler ve beta mikrobu ile oluşan hastalıklarından ilave tetkik ve kültürler yapılarak ayırt edilmelidir.
Komplikasyonlar
İnfeksiyöz mononükleozda nadir de olsa Zatürre ve Sepsis denilen mikrobun kana geçmesi durumu ve bir kansızlık hastalığı olan Otoimmün Hemolitik anemi gibi hastalıklar oluşabilir.
Çok nadiren Trombositopeni denen kan pıhtılaşma hücrelerinde azalma sonucu beyin kanaması ve ölüme yol açabilir. Bu durumda hemen steroidler uygulanır.
Bazı infeksiyöz mononükleozlu hastalarda bademciklerin ve yutaktaki lenf dokularının aşırı şişliğine bağlı üst solunum yolu tıkanıklığı gelişebilir.
Çok nadiren dalak parçalanması oluşabilir. Acil kan verilmesi ve dalağın acilen ameliyatla alınması gerekebilir.
Klinik Seyir ve Prognoz
Ölüm çok nadiren, nörolojik komplikasyonlar, Splenik Rüptür, üst solunum yolu obstrüksiyonuna bağlı olarak görülür. İnfeksiyöz mononükleozun ağır seyrettiği Duncan tipi X'e bağlı Resesif İmmün yetmezliklerde infeksiyonun akut döneminde ölüm görülebilir veya birkaç yıl içinde Agamaglobulinemi ve Lenfoma gelişebilir.
Kronik veya Persistan EBV İnfeksiyonu
Persistan EBV infeksiyonunun, genç ve orta yaşlı erişkinlerdeki halsizlik, yorgunluk ve diğer birçok belirtiyle kendini gösteren kronik yorgunluk sendromu ile ilişkili olabileceği düşünülmüştür. Fakat serolojik ve epidemiyolojik araştırmalar EBV infeksiyonunun bu sendromun oluşumundaki etiyolojik rolünün ancak, diğer mikroorganizmalar kadar olabileceğini göstermiştir.
Tedavi
İnfeksiyöz mononükleozlu hastaların çoğu 2-3 haftada iyileşir.
Tedavi büyük ölçüde destekleyici tedavidir. Hastalığın aktif döneminde yatak istirahati gereklidir. Aspirin ve benzeri ilaçlar ateş ve boğaz ağrısı için verilir. İleri solunum yolu tıkanıklığı, pıhtılaşma bozukluğu, kansızlık gibi bazı ağır komplikasyonlarda kortizon önerilmektedir.
Virüslere etkili ilaçlarla tedavi bazı olgularda denenmiştir. Ancak iyileşmeye çok az etkisi olduğu gözlenmiştir.